Memlekette bazı şeyler vardır ki hiç değişmez.
Elektrik faturası artar…
Market poşeti küçülür…
Emeklinin zam umudu da üç ayda bir hortlar.
2026 için de beklenen o büyük mucize: Seyyanen Zam!
Ama ne yazık ki bu seyyanen zam, tıpkı kargoda kaybolan paket gibi…
"Dağıtıma çıktı" yazıyor, ama eve gelen yok.
Şimdi kulislerde konuşuyorlar:
"Emekliye seyyanen zam olabilir…"
Olabilir ne ya?
Emeklinin maaşı hava durumu raporu mu?
"Yer yer artış bekleniyor, bölgesel olarak moral bozukluğu devam edecek" mi?
Resmî açıklamalara baktık, sorduk, araştırdık…
Emekliye seyyanen zam şu an için gündemde yok.
Hatta şöyle söyleyeyim:
O kadar yok ki…
NASA teleskopla baksın yine bulamaz.
Ama seyyanen zam hiç yok değil tabii…
Kime var?
Üst düzey bürokratlara.
Tam 30 bin TL.
Emekliye?
Onlara da "Hayırlı olsun temennilerimizle" deniyor.
Yani zam yine yükselen kesime gitti, emeklinin payına yine "hayırlı sabırlar" düştü.
Emekli ne yapsın?
Her gün pencereyi açıyor:
"Belki zam gelir…"
Kapı çalıyor, bir umut koşuyor…
Komşunun çocuğuymuş.
Seyyanen zam yine başka adrese gitmiş.
2026'da enflasyon farkı var, toplu sözleşme zammı var, enflasyonun kendi kendine yaptığı zamlar var…
Ama emeklinin hissettiği tek şey:
"Aldığım maaş, etiket fiyatını görüp bayıldı."
Şimdi bazı yetkililer diyor ki:
"Sabredin, çalışıyoruz."
Vallahi emekli sabırdan doktora yaptı.
Hatta biraz daha sabrederse profesör olacak.
Emekli yine kaderine terk edildi, seyyanen zam yine şimdilik bir şehir efsanesi…
Ama bu ülkede öyle bir direnç var ki…
Bir tarafta hayat pahalılığı,
Diğer tarafta emekliler…
İkisi de inatçı.
Ama emeklinin esprisi daha kuvvetli.
Çünkü bu ülkede herkes umutla bekler…
Ama en sabırlı bekleyen hep emekli olur.
Gelen zam olmasa da,
Kahvesini içer, balkona çıkar, memleketi izler:
"Başımıza ne geldiyse hep beklemekten geldi ama olsun… En azından sıra beklemek ücretsiz!"
