Erzurum’un Sessiz Ama Diri Yargısı
Papa’nın Türkiye ziyareti Ankara’da diplomasi, İstanbul’da protokol; Anadolu’da ise çok daha derin bir soru olarak yankılandı:
“Bu ziyaret sadece bir temas mıydı, yoksa sembolik bir mesaj mıydı?”
Devlet nezaket gösterir, kapı açar, masaya oturur…
Bunlar normaldir.
Ama bazı ziyaretler vardır ki; kapının eşiğinde durdukları anda ülkenin hafızasındaki bütün çekmeceler açılır.
Papa’nın ziyareti tam da böyle bir sahne oldu.
İLAHİ DİNLETİSİ
Bir Müzik Değil, Bir Sembol Tartışması**
Papa’ya yapılan ilahi dinletisi, bazılarına göre zarafetin göstergesiydi.
Ama toplumda büyük bir kesim için soru şuydu:
“İnanca saygı mı gösterildi, yoksa sembolik sınırlar mı aşıldı?”
Türkiye yüzyıllardır din-diplomasi dengesini ince bir çizgi üzerinde yürütür.
Bu çizgi, kimi zaman karşıdakinin rütbesine göre değil, kendi hafızamıza göre belirlenir.
Papa’nın karşısında ilahi dinletilmesi işte bu hafızada farklı karşılıklar buldu.
CHP: ‘Dış politika normalleşsin; içte dini gösteriye gerek yok’
CHP tabanı ziyarete en rasyonel pencereden baktı.
“Papa gelir, gider, protokol yapılır… Normaldir” dediler.
Ama ilahi sahnesi için aynı soğukkanlılık yok.
Onlara göre:
Devlet dini temsil etmek için değil,
devlet olmanın ciddiyetini göstermek için vardır.
Bu nedenle sembolik jesti “gereksiz romantizm” olarak gördüler.
MHP: ‘Misafir başımızın tacı ama çizgimiz bellidir’
Erzurum’un milliyetçi damarında Papa ziyareti keskin bir tepki yaratmadı.
Hatta misafirperverlik her zamanki gibi öne çıktı.
Ama alt metin şuydu:
“Biz devletiz, din gösterisini misafirin huzurunda değil kendi cemaatimizin yanında yaparız.”
MHP tabanı için asıl önemli olan, Türkiye’nin duruşunu bozmamasıdır.
Yani ziyaret olur, protokol olur…
Ama aşırı sıcaklık gerekmeyebilir.
YRP: ‘İslami semboller diplomasi malzemesi olamaz’
Yeniden Refah Partisi tabanı tepkisini en net veren cenah oldu.
Onlara göre ilahi dinletisi:
Diplomasi değil, gereksiz bir teolojik jestti.
İslami temsil, Papa karşısında yapılmaz.
“Hoş geldin” yetiyordu; bunun ötesi fazlaydı.
YRP’nin bu sert yaklaşımı özellikle Erzurum’da geniş karşılık buldu.
Anahtar Parti:
‘Denge’ siyasetini bozan her adım soru işaretidir**
Anahtar Parti tabanı bu ziyareti ülkenin diplomatik ağırlığı açısından doğal görse de sembolik jestleri dikkatle izleyen bir çizgide durdu.
Onlara göre:
Misafir ağırlanır, ama ölçü korunur.
Diplomasi yapılır, ama kimlik zedelenmez.
Hoşgörü gösterilir, ama gösteriye dönüştürülmez.
Bu nedenle Papa’ya ilahi sunulması, niyette nezaket olsa da pratikte “doz aşımı” olarak kaydedildi.
Erzurum’da bu yorumu dile getiren çok oldu:
“Papa’ya saygı gösterilir, dinimize saygı ise farklı bir yerde gösterilir.”
Halkın Nabzı:
Sessiz ama Taş Gibi Net Bir Duruş**
Erzurum sokaklarında yüksek ses yok.
Ama tavır berrak:
Papa’ya düşmanlık yok.
Ziyarete karşı çıkmak yok.
Devlete saygı tam.
Ama sembolik adımlara ciddi bir mesafe var.
Halkın ortak cümlesi şöyle özetlenebilir:
“Misafir sevilir ama evin kuralları misafire göre değişmez.”
Siyasetçiler anlamasa da halk çok net söylüyor:
“Bizim dinimizin vakarını temsil etmek için Papa’nın beklediği sahneye ihtiyacımız yok.”
diplomasi değil, hafıza testi oldu**
Papa Türkiye’ye geldi ve devlet onu kabul etti.
Bu Türkiye’nin özgüvenidir.
Ama ziyarette yer alan her sembol, her jest, her ritüel toplumun en derin reflekslerini harekete geçirdi.
Erzurum’un gösterdiği tavır ise bence bu ülkenin gerçek pusulasıdır:
Ne kompleks var, ne aşağılık duygusu,
ne de abartılı öfke…
Sadece ölçü var.
Sadece kimlik var.
Sadece asalet var.
Papa gidecek
Protokol bitecek
Ama Türkiye kendi kendine yeniden şu soruyu sormayı ihmal etmeyecek!
“Biz diplomasi yaparken kendi sembollerimizin ağırlığını hâlâ doğru ayarlayabiliyor muyuz?”
İşte asıl mesele bu.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.